Geştalt Tedavinin Temel Kavramları
Organizmanın Doğası
Perls’in organizma tanımına göre, organizma bir bütündür ve normalde bir bütün olarak fonksiyon görür. Vücut, akıl ve ruh ayrı ayrı yapılar değildirler. Ayrı bir vücudu, aklı ve ruhu olan bir “benlik” yoktur. Biz organizma olarak varoluruz. Yani sağlıklı bir organizma, hisseden, düşünen, davranan bir yaratıktır.
Geştalt, Almanca bir kelimedir ve İngilizcede tam bir karşılığı yoktur. “Geştalt” bir örüntü (pattern) ve bir gruplaşmadır, bir şeyin yapılmış olduğu tek tek parçaların belirli bir şekildeki organizasyonudur. Geştalt psikolojisinin temel varsayımı, insan davranışının örüntü ya da bütünler halinde organize olduğudur. Yani doğa, birey tarafından bu terimler içinde yaşanır ve ancak tüm bu örüntü ve bütünlerin bir fonksiyonu olarak anlaşılabilir.
Denge (Homeostazis)
Perls’e göre, tüm yaşam ve tüm davranışlar bilim insanlarının “homeostazis”, sokaktaki adamın “uyum” dediği bir süreç ile belirlenir. Bu, organizmanın ihtiyaçlarını doyuma ulaştırdığı bir süreçtir ve zaman içinde devam eder gider. Tüm yaşam, organizmadaki bu sürekli denge ve dengesizlik ile belirlenir. Organizma her an dışsal (çevrenin isteği) ve içsel (ihtiyaç) denge bozucu bir faktörle karşılaşır. Bu sürece “organizmanın kendi kendini düzenlemesi” denir. Organizma, bu süreç ile çevresiyle etkileşimde bulunur. Dış çevreyle ilgili bir dengesizlik durumunda ya kendini çevreye uydurur (otoplastik davranış) ya da çevreyi kendine uydurur (alloplastik davranış).
Perls’e göre, insanların binlerce fizyolojik ve sosyal düzeyde ihtiyacı vardır. Bunlardan hangisi şiddetli, yoğun ise o anda yaşam için temel ihtiyaç olarak o görülür. Yani bilinçlilik, problemi ya da dengesizliği aramak değil, problem ya da dengesizliğin ta kendisidir.
Bu durum, Geştalt ilkeleri ve terimleri ile şöyle ifade edilebilir: Herhangi bir anda organizma için başat olan ihtiyaç, şekil (figür) olurken, tüm diğer ihtiyaçlar o an için fona (arka plan) çekilirler. O ihtiyaç giderildikten sonra, kişinin geştaltı kapatılmış olur ve kişi başka işlere yönelir.
Gerçeklik
Organizma kendi kendine yeterli olmadığı için sürekli çevresi ile ilişki içindedir. Çevreyle etkileşim sırasında ortaya çıkan denge durumlarında organizma pasif bir alıcı değil aktif bir algılayandır. Kendi algısını düzenler, organize eder. Birey içinde yaşadığı nesnel dünyadan kendi ilgisine göre seçim yaparak nesnel dünyasını yaratır. Bu seçim bireyin algısal araçları ve sosyal nevrotik ket vurmaları (inhibisyonlar) tarafından sınırlanır.
Gerçek denen şey, ilgilerin gerçeğidir ve daha çok içsel bir anlamdadır. Gerçek, organizmanın ilgi ve ihtiyaçlarında olan değişme ile değişir, ilgi ve ihtiyaçlar çevreyi şekil ve fon olarak organize eder. Bir ihtiyaç yerine getirildikten sonra, alan değişir ve sonra gelen uygun bir ihtiyaç belirgin hale gelir. Bireyin davranışı söz konusu olduğunda ihtiyaç şekildir. Davranışı ve davranışın çevre ile olan ilişkisini organize eder. Bu organizasyon içinde en önemli nokta, bireyin aynı anda tüm çevresine tepki gösteremediği, ancak şekil denen bir noktaya bir anda dikkat edebileceğidir.
İçgüdüler
Perls, ihtiyaç ve içgüdüler konusunda daha eski psikolojik kuramların statik kavramlarına, özellikle Freud’un psikanalitik kuramındaki iki temel içgüdüye (cinsel ve ölüm) itiraz eder. Tüm canlı varlıklar içinde hayatı yönlendiren ortak içgüdüler olamayacağını söyler. Eğer canlıların organizmik denge sırasında karşılaştıkları rahatsızlıkları sıralayacak olsak binlerce içgüdü bulunur ve bunlar şiddetleri yönünden kendi içlerinde farklılaşırlar.
Benlik (Ego)
Geştalt kuramı çerçevesinde ego bir içgüdü değildir ve kendi içgüdüleri yoktur. Bu, organizmanın kendine özgü özel bir fonksiyonudur. Nesnel dünyada varolan sınırlar ve başka nesnelerle kurulan ilişkiler egonun kurulmasına yol açar. Perls’e göre, self (kendilik), yabancı bir nesneyle karşılaştığında ego fonksiyon görmeye başlar. Kişisel ve kişisel olmayan alan arasındaki sınırı belirlemek amacıyla ego ortaya çıkar. Yani iki zıt şey, self ve self olmayanın farkına varma egoyu kurar. Ego, organizmanın davranışlarını ihtiyaçlarıyla ilişkili kılmada bütünleyici (entegratif) ve idare edici bir fonksiyon görür.
Büyüme ve Olgunlaşma
Büyüme çevreden beslenmeyle ve dış nesneleri içe alıp onları özümlemekle olur. Bu özümleme (asimilasyon) hem fiziki hem de ruhsal-zihinseldir. Psikolojik büyüme bilinçsiz bir süreç değildir, farkına varma ile gerçekleşir. Farkına varma ise temas, duyumlar, heyecan ve geştalt oluşumu ile gerçekleşir. Engellenme büyümeyi destekler. Engellenen birey dünya ile baş edebilecek yeni olanaklar ve potansiyeller keşfeder. Birey engellenme olmadan bu yeni yolları araştırma gereği duymaz. Çocuk, acı çekmemek için çevreyi manipüle etmeyi öğrenir. Büyüme ile çocuk olgunlaşır. Çevresel destekler yerini self desteğine bırakır. Bağımlılıktan bağımsızlığa doğru gelişir.
Nevroz
Bu görüşe göre, nevroz psikososyal gelişmede bir engellenme ya da duraklamadır. Nevrotik kişi çevreyle etki-leşimde bulunup bunları özümseyeceği yerde, belirli roller oynayarak çevreyi manipüle eder. Enerjisi büyüme ve gelişme yerine rol oynamaya harcanır. Geştalt ilkeleri çerçevesinde organizma aynı anda birden çok şeye konsantre olamaz. Bu nedenle rol oynama üzerindeki konsantrasyon büyüme ve gelişme yönündeki konsantrasyona engel olur.
Bu kuramda nevroz, psikanalizde olduğu gibi cinsel içgüdünün (libido) gelişiminde olan saplantılar değil, açlık içgüdüsünün gelişimi ve fonksiyonundaki bozukluklardan da oluşabilir. Nevrotik sürekli tehlike durumundadır. Bu durum, doğal ihtiyaçlar hiyerarşisine engel olur. Böylece doğal tepkilerin figür olarak belirmesi engellenir, bastırılır. Davranış esnek değil, katı ve dürtüseldir.
Nevrotik aynı zamanda insanın biyolojik ve sosyal ihtiyaçları arasındaki çatışmayı da yaşar. İnsanın kendini çatışmadan koruyabilmek için geliştirdiği araçlar vardır. Bu araçlar savunma dinamikleri içinde görülür ve çoğu da kaçınma türü savunmalardır. Bunlar insanın bütünlüğünü bozar. Bu kaçınma türü savunma davranışları, bireyin yalnızca çevreyle olan ilişkisini ve asimilasyonunu bozmakla kalmaz, aynı zamanda çevre ile çatışma halinde olan kişilik parçalarının reddedilmesine de yol açar. Başka bir deyişle, dış dünya ile çatışmaların reddedilmesi iç çatışmaların doğmasına neden olur.
Nevrotik Kaygı (Anksiyete)
Nevrotik kaygı, nevrozların ortak semptomudur. Genel olarak kaygı atakları biçiminde görülür. Açık bir şekilde kaygının hissedilmediği durumlarda huzursuzluk, nefes darlığı, genel bir heyecan hali biçiminde kendini gösterir. Nevrotik kişi artık kendi davranışlarını ihtiyaçlar hiyerarşisine göre organize edemez, kısacası, konsantre olamaz. Tedavi sırasında ihtiyaçlarını birbirinden ayırt etmeyi ve her birine tek tek uygun yer ve zaman içinde davranmayı, ele almayı öğrenir.
Psikoz
Nevroz, self fonksiyonlarında ya da egoda olan bozulma iken, psikoz, id (alt benlik) fonksiyonlarında olan bozulmadır. Nevrozda self ile bireysel ihtiyaçlar ya da sosyal sistemler arasında bir çatışma varken, psikozda birey gerçekle ilişkisini koparmıştır. Fantezi ve gerçeği birbirinden ayıramaz. Geştalt yaklaşımında psikozlar konusunda ayrıntılı analizler yapılmamaktadır.
Kaynak: Psikoterapiler, Prof.Dr. Cengiz GÜLEÇ
Psikoterapiler
“Bu kitapta amacım ruh sağlığı alanında çalışanlara psikoterapi yaklaşımlarını kuşbakışı bir biçimde tanıtmaktır. Uygulama ve kuram açısından sağlam ve tutarlı bir çatıya sahip olan psikanaliz kitapta ağırlıklı bir yer tutmaktadır. Psikanalizden kök alarak bağımsız bir yaklaşım olarak gelişen Geştalt terapi, transaksiyonel terapi, varoluşçu terapi, grup terapileri, aile ve evlilik terapileri, cinsel işlev bozukluklarında psikoterapi, meditasyon ve psikoterapi ilişkisi hakkında tanıtıcı bilgilerin yanı sıra, kültür, kişilik ve psikoterapiler konusunda eleştirel değerlendirmelerime de yer verdim.”
Prof. Dr. Cengiz GÜLEÇ